| Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde
|
| Kafdağı'nın ardında, uzak bir ülkede
|
| Kozu paylaşmak için iki düşman kabile
|
| Seçtiler iki civan, sürdüler beni osare
|
| Biri aslan yürekli, mağrur kartal misali
|
| Biri ürkek bakışlı anka kuşu sanki
|
| Çektiler silahları çünkü ilahlar kurban ister
|
| Töreler aşk dinlemez yalnız emreder
|
| Hamburger, gençliğin sevgilisi
|
| Hamburger, sevdanın yanık sesi
|
| Hamburger, çift kaşarlı bir rüya
|
| Hamburger, olmaz güzelin böylesi
|
| Biraz soğan, biraz ketçap
|
| Salata malata, ketçap hardal
|
| Hamburger, bu aşk fizik ötesi
|
| Hamburger, çıtır çıtır patates ile
|
| Hamburger, dilinmiş turşu ile
|
| Hamburger, batıya açılan pencere
|
| Hamburger, pencereden uçtu tencere
|
| Biraz soğan biraz ketçap
|
| Salata malata hardal ketçap
|
| Lahmacun, lahmacun
|
| Dünyayı dolaş benzeri yoktur, edalı işveli lahmacun
|
| Sen sofranı kur yemeyen toktur, şifalı cilveli lahmacun
|
| Mis gibi tereyağ envaibahar, biberli, sumaklı lahmacun
|
| Beş dakika pişir, tam orta karar, ceylan bakışlı lahmacun
|
| Hamburger, yaşlı genç ayırt etmez
|
| Hamburger, esmer sarışın fark etmez
|
| Hamburger, güler yüzlü herkese
|
| Hamburger, o da güler naz etme
|
| Biraz soğan biraz ketçap
|
| Salata malata hardal ketçap
|
| Lahmacun, lahmacun
|
| Dürüp dürüp sar, kenarını tutma, nazik salçalı lahmacun
|
| Kuzu kulağıyla rokayı unutma, limonlu, ekşili lahmacun
|
| Yandım dedikçe buz gibi ayran, şalgam suyu lahmacun
|
| Bin derde deva, maydonuzuyla hamuru nakışlı lahmacun
|
| Hamburger, batıya açılan pencere
|
| Hamburger, pencereden uçtu tencere
|
| Lahmacun, lahmacun
|
| Kıyması bolca, soğanı da onca, neşelendikçe, kahroldukça
|
| Hamburger, bu aşk fizik ötesi
|
| Salçalı, koruklu, biberli olsa, sona kalan donup saçını da yolsa
|
| Hamburger di Aslan yürekli, ceylan bakışlı lahmacun
|
| Hamburger Çelik bilekli, hamur nakışlı lahmacun
|
| Gözümün nuru burger, ciğer parem ne der?
|
| Lahburger, lahburger
|
| Lahburger, lahburger
|
| Bu öykü böyle gider, başı sonu bilinmez
|
| Bilinen şeyler è il suo zaman söylenmez
|
| Raki da bir, ayran da; |
| içmesini bilene
|
| Şap da bir, şeker de bir tokum diyene
|
| Şal da bir, çuha da bir giymesini bilene
|
| Guzel de bir, çirkin de sevdim diyene
|
| Il suo yeni doğan bebek, yeni bir dünya demek
|
| Aç gözünü, hoş geldin, lahburger bebek
|
| Onlar erdi murada, kerevet bize kaldı
|
| Bu yarışta bayrağı lahburger aldı. |